Victor Hugo’nun En Güzel ve Kısa Şiirleri | Unutulmaz Dizeler

Victor Hugo’nun En Güzel ve Kısa Şiirleri
Fransız edebiyatının en önemli temsilcilerinden Victor Hugo, 26 Şubat 1802’de doğmuş ve Romantizm akımının öncü isimleri arasında yer almıştır. Kaleme aldığı romanlarla (örneğin Sefiller ve Notre Dame’ın Kamburu) büyük bir ün kazanmış olsa da, ilk dönemlerinde şiir onun edebî hayatının temel taşıydı. Gençliğinde kral yanlısı bir duruş sergilerken, ilerleyen yaşlarında cumhuriyetçi görüşleriyle devrinin sosyal ve politik sorunlarına eserlerinde sıkça değinmiştir.
Aşağıda, onun duygu ve düşünce yüklü en güzel Victor Hugo şiirleri arasından kısa örnekler bulacaksınız. Her biri, yazarın insana, aşka, umuda ve kedere dair bakışını yansıtıyor.
1. Dilenci
Sen, her gün köşe başlarında
Yırtık urbanla, kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insansın.
İnan, yok farkımız birbirimizden.
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.
Ama ben, tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim;
Bir acımasız kalbin sevdasıyla alevlendim.
Öylesine boş, öylesine açık kaldı ki elim,
Yemin ettim, bir daha dilenmeyeceğim.
2. Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi
söylesem ah söyleyebilsem derdimi
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
göreceksin seninle dolu
desem, diyebilsem ki seviyorum seni
çılgınca aşığım sana
ama demem, diyemem
çünkü aramızda dağlar, denizler
ve benim o kahrolası gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
sana asla...
çünkü aramızda dağlar denizler
ve benim o kahrolası gururum var
3. Bakışların
Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur.
Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
Sevişenler daima gözlerle yemin eder...
4. Keder Sana Yakışmıyor
Ne kadar değişmişsin ben görmüyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmüyeli...
Böyle mahsun kederli değildin eskiden,
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi,
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan,
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi...
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar,
Ağlamaktan mı karardı gözlerin?
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin,
Şimdi neden yaşardı gözlerin?
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz,
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu,
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz,
Keder sana yakışmıyor, gül biraz...
5. Neler mi İstiyorum?
Neler mi istiyorum uyanınca her sabah
Ne bahardan bir neşe, ne de yazdan bir çiçek.
Siyah, siyah çok siyah kadife kadar siyah
Bir saçın buklesini bana kim getirecek?
Neler mi istiyorum gurbette akşamlardan?
Ne rüzgârdan bir buse, ne de bir pembe kelebek,
Derin, derin çok derin ufuklar kadar derin
Bir çift gözün rengini bana kim getirecek?
6. Kadına
Eğer kral olsaydım! Çiğneyerek tahtımı,
Memleketin halkını dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle bütün tacı, tahtımı
Bir tek bakışın için sana feda ederdim.
Eğer Allah olsaydım! O heybetli, o derin
Kâinatın, semanın, denizlerin, her yerin,
İrademin önünde eğilen meleklerin,
Sevgilim, bir busene hepsi senindir derdim.
7. Gece
Günün tükendiği bu saatlerde,
Tüm doğa canla başla çalışıyor.
Gece vakti bu yıldızlardan inen,
Ne acayip bir korkudur kim bilir?
Etkisinde kalmış nice gizemin,
Kaygılı, bir yandan tir tir titriyor,
Karanlıkta, bilinmeyen bir gücün,
Gözlerini üstünde hissediyor...
Ne büyük dehşet kendini tanımak!
Kaçışı olmadan, durmadan çalışmak,
Ebediyetin içinde devinen,
Varlığın merhametine kalmak!
8. Aklından Sonsuz Yazgı Çıkmayan Adam
Bir yolcu gibi sabah, tan vakti yola çıkan,
Aklından sonsuz yazgı çıkmayan mutlu adam,
Uyanıyor şafakta, ruhu hep düş içinde,
Elinde kutsal kitabı, dualar dilinde!
Duasını ederken başlıyor gün doğmaya,
Güneş hem göğe doğuyor, hem onun ruhuna.
Solgun ışıkta beliriveriyor eşyalar,
Eşyalarla birlikte ruhunda başka şeyler...
9. Mezar ve Gül
“Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar
Seher vakti yağdığında yağmurlar?”
Diye mezar sordu güle.
“Ya senin o kuyu gibi ağzına
Düşen insan ne yapar daha sonra?”
Diye sordu ona gül de.
“Ey karanlık mezar, amber ve bal
Kokusuna döner o damlacıklar
Anladın mı beni şimdi?”
Mezar da dedi ki “Ey dertli çiçek,
Melek olup göklerde süzülecek
İçime düşen her kişi.”
10. Konuşan Zaman
Güneş uykuya dalarken,
Ufuktan karanlığa kapı açılıyorsa,
Yıldızlar geceyi kucaklarken,
Ay gökyüzünde parlıyorsa...
Rüzgarla karışıp fırtına oluyorsa,
Dev yelkenler onunla doluyorsa,
Her bir damla toprakla buluşuyorsa,
Sarı benizler, çatlak yüzler canlanıyorsa...
11. Bu Çiçek, Senin İçin
Doruktan senin için kopardım bu çiçeği,
O sarp bayırdan hani, suya iner eteği,
Kartalın bildiği yalnız ve yaklaşabildiği,
Sessizce serpilmişti kayanın çatlağında.
Gölgeler yıkıyordu burnun sağrılarını,
Açıkça görüyordum: bir yengi alanında,
Nasıl kızıl ve parlak bir utku anıtı,
Olanca görkemiyle bir anda kurulursa...
12. Yarın Erkenden
Yarın erkenden, kırlar ağardığı zaman
Gideceğim... biliyorum, beni bekliyorsun bak.
Geçip gideceğim dağlardan, ormanlardan,
Daha fazla kalmayacağım senden uzak.
Gözlerim düşüncelerime saplı yürüyeceğim,
Duymadan hiçbir haber, hiçbir şey görmeden,
Yalnız, kimsesiz, birbirine kenetli ellerim,
Gideceğim, farkı yok gündüzümün gecemden...
13. Diana
Bahçelerde koşardık kiraz toplamaya,
Paros mermeri gibi ak kollarıyla,
Ağaçlara tırmanır, dalları eğerdi.
Yapraklar ince ince ürperirdi rüzgârda.
Ak gerdanı güneşle, gölgeyle dalga dalga...
Baygın kokusuna anılarla beraber giden,
Bir zamanlar gözyaşı nedir bilmeyen.
14. Mors
Gördüm o biçiciyi, işinin başındaydı tarlada,
Kesip biçerek ilerliyordu kocaman adımlarla,
Batan günün kızıllığı geçiyordu iskeletin içinden,
Karanlıkta her nesne titrer ve gerilerken,
Tırpandaki yalazı izliyordu insanoğlu...
Ve utku kemerleri altında görkem dolu,
Utku esriği ordular devriliyordu peş peşe,
O güzelim Babil'i çeviriyordu çöle,
Tahtı darağacına, sehpayı saltanata...
15. Şiirlerim
Irmak olup akın ey şiirlerim!
Akın, suyunuz çoğala çoğala!
Acı içinde kanayan kalplerin,
Yalpalayan susamış gönüllerin,
Pınarı olun, su verin onlara!
Işıktan gagası suyunuza dalsın,
Kartal, pisliklerden uzakta dursun,
Dalgalarınızda kuş sesleri, şarkıları,
Meleklerin ilahisiyle birleşsin.
